Bir Yaradılış Gerçeği ve Milliyetçilik

04.07.2014 16:04


Kutsal kitabımız Kur’an’a göre, insanı “en güzel şekilde yaratan” Allah (c.c.) “ona kendi ruhundan üflemiş” ve özünü, ilâhî sıfatların tecelli edebileceği üstün potansiyel güçlerle donatmıştır. İnsanın özündeki potansiyelin harekete geçirilerek işlenmesi için iki ana çevre (fizikî çevre, toplumsal çevre) yaratan yüce Allah, sonra insanı aşağıların aşağısına (dünyaya) indirmiştir. İnsana düşen görev; aşağıların aşağısından yukarıların yukarısına tırmanarak, tabiattan kültüre, vahşetten medeniyete yükselmektir. Bu çetin görevin başarılması iki önemli şarta bağlıdır. İmân etmek ve salih ameller işlemek. Bu süreç Kur’an’da şöyle açıklanıyor:

“And olsun incire, zeytine, Sinâ Dağı’na, bir de bu emin şehre ki: Biz gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik. Ancak imân edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için kesilip tükenmez bir mükâfat vardır...”(1)

İmânın öğrenilmesi ve yaşanması, salih amelin bilinmesi ve yapılması belli bir mekânda imânlı ve salih bir toplumsal çevreyi gerektirir. Bizim fizikî çevremiz vatanımız, toplumsal çevremiz de milletimizdir. Bizler bir taraftan bu çevrelerimizin etkisiyle özümüzdeki potansiyel güçleri harekete geçirip geliştirirken, diğer taraftan da fizikî ve toplumsal çevremizi biçimlendiririz. Adamlıktan insanlığa yükselebilmemiz için hava gibi, su gibi ihtiyacımız olan vatan ve milletimizi sevmemiz, korumamız ve gerektiğinde kanımızı, canımızı uğrunda fedâ etmemiz doğal ve doğru bir davranış olacaktır. İmân ve salih amellerle yaratılış gayemize doğ-ru yürümemizin, vatan ve onun üstünde yaşayan milletimizi sevmemizle olan yakın ve kutsal ilişkisini çok iyi bilen sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.), bu gerçeğin altını şu hadisleriyle çizmektedir: “Vatan sevgisi imândandır”, “Kişi milletini (kavmini) sevmekle kınanamaz.”

O hâlde, milliyetçilik vatanını ve milletini sevmenin adı olup imânî ve İslâmî faaliyetlerimizin önemli bir kısmını oluşturur. İyi bir Müslüman iyi bir milliyetçi, iyi bir milliyetçi de iyi bir Müslüman’dır. Batılılar’ın kendi gerçeklerine göre târif ettikleri ve anladıkları milliyetçilik anlayışı Türk milliyetçilerini bağlamaz. Her şeyi özünde toplayan Kur’an ve Türk milletinin engin tarihî tecrübesi bizim için zengin birikimler sunmaktadır.

SEVGİ VE SAYGILARIMLA
Özden POLATGİL

 

Özden POLATGİL
ozdenpolatgil@hotmail.com
Bir Yaradılış Gerçeği ve Milliyetçilik
09/11/2012

Kutsal kitabımız Kur’an’a göre, insanı “en güzel şekilde yaratan” Allah (c.c.) “ona kendi ruhundan üflemiş” ve özünü, ilâhî sıfatların tecelli edebileceği üstün potansiyel güçlerle donatmıştır. İnsanın özündeki potansiyelin harekete geçirilerek işlenmesi için iki ana çevre (fizikî çevre, toplumsal çevre) yaratan yüce Allah, sonra insanı aşağıların aşağısına (dünyaya) indirmiştir. İnsana düşen görev; aşağıların aşağısından yukarıların yukarısına tırmanarak, tabiattan kültüre, vahşetten medeniyete yükselmektir. Bu çetin görevin başarılması iki önemli şarta bağlıdır. İmân etmek ve salih ameller işlemek. Bu süreç Kur’an’da şöyle açıklanıyor:

“And olsun incire, zeytine, Sinâ Dağı’na, bir de bu emin şehre ki: Biz gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik. Ancak imân edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için kesilip tükenmez bir mükâfat vardır...”(1)

İmânın öğrenilmesi ve yaşanması, salih amelin bilinmesi ve yapılması belli bir mekânda imânlı ve salih bir toplumsal çevreyi gerektirir. Bizim fizikî çevremiz vatanımız, toplumsal çevremiz de milletimizdir. Bizler bir taraftan bu çevrelerimizin etkisiyle özümüzdeki potansiyel güçleri harekete geçirip geliştirirken, diğer taraftan da fizikî ve toplumsal çevremizi biçimlendiririz. Adamlıktan insanlığa yükselebilmemiz için hava gibi, su gibi ihtiyacımız olan vatan ve milletimizi sevmemiz, korumamız ve gerektiğinde kanımızı, canımızı uğrunda fedâ etmemiz doğal ve doğru bir davranış olacaktır. İmân ve salih amellerle yaratılış gayemize doğ-ru yürümemizin, vatan ve onun üstünde yaşayan milletimizi sevmemizle olan yakın ve kutsal ilişkisini çok iyi bilen sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.), bu gerçeğin altını şu hadisleriyle çizmektedir: “Vatan sevgisi imândandır”, “Kişi milletini (kavmini) sevmekle kınanamaz.”

O hâlde, milliyetçilik vatanını ve milletini sevmenin adı olup imânî ve İslâmî faaliyetlerimizin önemli bir kısmını oluşturur. İyi bir Müslüman iyi bir milliyetçi, iyi bir milliyetçi de iyi bir Müslüman’dır. Batılılar’ın kendi gerçeklerine göre târif ettikleri ve anladıkları milliyetçilik anlayışı Türk milliyetçilerini bağlamaz. Her şeyi özünde toplayan Kur’an ve Türk milletinin engin tarihî tecrübesi bizim için zengin birikimler sunmaktadır.

 

SEVGİ VE SAYGILARIMLA
Özden POLATGİL

 

 

Geri

İletişim

Özden POLATGİL

© 2014 Tüm Hakları Saklıdır.

Ücretsiz web sitesi oluşturun!Webnode